Çocuklarımıza Allah’ı tanıtalım
Küçük çocuklar belli dönemlerinde büyüklerine hep sorarlar:
Allah nerededir?
Bizi nasıl görür?
Şekli şemaili nedir?
Bize kızar mı?
Her söylediğimizi duyar mı?
... Vesaire gibi soruların cevabını öğrenmek meraklarını gidermek isterler.
Peki, Allah nerededir?
Aynı soruyu Hz. Musa da sormuş.
* Allah’ım! Seni nerede arayayım?
Rabb’imiz:
“Beni mahzun gönüllerde ara...” buyurmuştur.
Demek ki Allah zamana da mekâna da sığmaz. Zamana ve mekâna sığmayan Allah (c.c.), ancak mü’minin kalbine sığıyor.
Allah’ın nazar ettiği, taht kurduğu gönül Kâbe’sini yıkmamalı. Onu incitmemeli ve onu kazanmalıdır.
Bütün ilâhi emirler, insanı gönül kazanmaya sevk eder. Kur’an-ı Kerim’de buyurulur ki:
“Ne her iyilik, ne de her kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel haslet ne ise onunla önle. O zaman görürsün ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile sanki yakın dostun olmuştur.” (Fussilet suresi, Ayet: 34)
İyilik de ayrıdır, kötülük de ayrıdır. İyilik insanı cennete götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Yolları ayrı, gayesi ayrı, hedefi ve maksadı ayrıdır bu iki yolun.
Biri Allah’ın rızasına götürür, diğeri şeytanın rızasına götürür.
O hâlde yapılacak şey iyiliğe yapışmaktır. Kötülüklere bile iyilikle muamele edilecek.
İyiliğe iyilik her kişinin kârı,
Kötülüğe iyilik er kişinin kârı.
Gönüllere taht kurmayı isteyen Allah’tır.
Bu, hayatın tadı ve lezzetidir.
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz gönül kazanacak yolları gösteriyor. Buyuruyor ki:
“Siz mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Öyle ise onları güleryüz ve güzel ahlâkla memnun etmeye çalışın...” (İhya, c/2. s. 159)
Gönül para ile satın alınmaz. Mal ve mülkün geçmediği yerlefr vardır. Güzel ahlâkla, güler yüzle gönül kazanmaya çalışmalıyız.
Bizler öyle bir Peygamberin ümmetiyiz ki, huzuruna gelen kâfire bile güler yüz gösterdi. Şiarımız da tatlı dil ve güler yüz olmalıdır.
Şair ne güzel söylemiş:
“Evler yıkılır, köyler olur hâk ile yeksan,
Viran yeri bir yıla varmaz onarırlar.
Yalınız şu gönül mülkü harap olmaya görsün,
Tamire yetişmez onu dünyada zamanlar.”
Bir insanın gönlünün incinmesi semayı titreten, arş-ı âlâyı sallayan, Allah’ın gazabını celbeden bir harekettir.
Gönül kazanmak. İbadetlerin hedefi de budur. Namazın, orucun, hacc’ın, zekâtın ve her çeşit ibadetin yumuşattığı gönüller bunu duyarlar.
Peygamberimiz “İki mü’min karşılaşıp musafaha ettikleri zaman, aralarında 70 mağfiret taksim edilir. Bunun 69’u güler yüzlü olanadır” buyurmuştur. (İhya, c/2. sf: 179)