yoladevam2016

Allah’ın övdüğü sadıklar

Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de bize iki sözümüzü ve va’dimizi hatırlatır. Bunlardan biri:

* Allah (c.c) ile yaptığımız antlaşmadır.

* Diğeri de, insanlarla yaptığımız akitleşmedir.

Allah ile yaptığımız antlaşma, O’na asla ortak koşmamak ve emirlerine uyup yasaklarından uzak durmak hususundadır.

Allah ile kul arasındaki sözleşmeyi karşılıklı haklar ifadesiyle ele alan Peygamberimizin bir hadisi şöyledir:

Efendimiz aleyhisselâm, Muaz bin Cebel’e:

“Ey Muaz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır?” diye sorduğunda Muaz (r.a.)’ın.

“Allah ve Rasûlü daha iyi bilir,” demesi üzerine Peygamberimiz şu cevabı vermişti:

“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, onların sâdece Kendisine kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azâb etmemesidir.” (Buhari, Cihad 46; Müslim, İman 48-49) buyurdu.

Peygamberimiz Efendimiz, kulun Allah ile olan antlaşmasına sık sık temasla şöyle duâ ederdi:

“Allah’ım! Gücüm yettiği kadar ahdime ve vâdime sadakat gösteriyorum.” (Buhari, Deavat: 16)

Allah ile yaptığımız antlaşmanın mahiyetini ve sonuçlarını bize hatırlatan âyet-i kerimeler vardır. Bunlardan birkaç tanesinin mealini arz edeyim:

* “Verdiğiniz sözü, yaptığınız antlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” (İsra Suresi, Âyet: 34)

* “Antlaşma yaptığınızda verdiğiniz sözü yerine getirin.” (Nahl Suresi, Âyet: 91)

* “Ey iman edenler! Akitlerin gereğini yerine getiriniz.” (Maide Suresi, Âyet: 1)

* “Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size va’dettiklerimi vereyim.” (Bakara Suresi, ayet: 40)

* “Ey âdemoğulları! Size, şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi? Ve Bana kulluk ediniz, doğru yol budur, demedim mi?” (Yasin Suresi, ayet: 60-61) ayetleri bize yaptığımız antlaşmaların mahiyetini ve sorumluluklarımızı hatırlatır.

İnsanlarla yaptığımız antlaşma ve akitleşmeler, bir arada yaşamanın gereği olarak yapılan alım, satım, borçlanma, kira, şirket, hibe vesaire gibi işlemlerdir.

Antlaşma ve akitleşmenin bağlayıcı özelliği vardır. Verdiği sözde durmayan insanlar Cenab-ı Hakk’ın huzurunda hem bu sebeple hem de kul haklarını çiğnemeleri sebebiyle ilâhî cezaya mahkûm olurlar. Buna dikkat çeken Rabbimiz Kur’an’da buyurur ki:

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur ve kabahattir.” (Saf Suresi, ayet: 2-3)

Sözünde durmak imanın gereğidir. Yalancılık, sözünde durmamak imanla zıttır.

Konuşma özelliği sadece insanda vardır. Bu sebeple insan doğruları konuşmalıdır. Doğruyu söylemeyen, verdiği sözü tutmayan şeytanın özelliklerini benimseyerek ona yaklaşmış olur. Sözünde durmayan imanından fire vermiş olur.

Peygamberimizin şu hadisini asla unutmayalım. Buyurur ki:

“Münafığın alâmeti üçtür:

1- Konuşunca yalan söyler.

2- Söz verince sözünde durmaz.

3- Kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.” (Buhari, İman: 24. Müslim. İman 107-108)

Her Müslümanın bu vasıfları üzerinde taşımaması gerekir...  Sözlerine sadakat Müslüman olmanın gereğidir...


 
Bugün 26 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol